İdarenin Kusursuz Sorumluluğu Nedir? Zararınızı İdareden Tazmin Edebilir misiniz?

Zararınızı İdareden Tazmin Edebilir misiniz?

İdarenin kusursuz sorumluluğu, devletin kusuru olmasa bile vatandaşın uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu halleri ifade eder. Günümüzde birçok kişi kamu kurumlarının faaliyetleri, toplumsal olaylar veya kamu yararı gerekçesiyle yürütülen projeler nedeniyle zarara uğrayabilmektedir. Bu durumda akla ilk gelen sorular genellikle “Devlete dava açabilir miyim?” ya da “Zararımı kim karşılayacak?” olur. İşte bu noktada idarenin kusursuz sorumluluğu kavramı devreye girer.

Anayasamızın 125. maddesinde “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.” hükmü yer alır. Bu düzenleme, hukuk devleti ilkesinin en temel güvencelerinden biridir. Vatandaşın uğradığı zarar kusurdan değil, devlet faaliyetlerinden kaynaklanıyorsa, zarar yine de idare tarafından karşılanmalıdır. Böylece bireylerin mağduriyeti önlenir, devletin adalet ve güven ilkesi korunur.

İdarenin Kusursuz Sorumluluğu Nedir?

Kusursuz sorumluluk, idarenin herhangi bir ihmal veya hatası bulunmasa bile, yürüttüğü faaliyetler sonucunda ortaya çıkan zararlardan sorumlu tutulmasıdır. Bu sorumluluk türü, devletin yürüttüğü hizmetlerin toplumsal risk yaratabileceği gerçeğine dayanır.

Kamu hizmetlerinin doğası gereği bazı riskler içerdiği kabul edilmiştir. Bu nedenle devletin vatandaşına zarar vermemesi için azami özeni göstermesi gerekir. Ancak her durumda sıfır risk mümkün olmadığından, ortaya çıkan zararın mağdura yüklenmesi yerine kamu tarafından paylaşılması amaçlanır. İşte bu anlayış, idarenin kusursuz sorumluluğu kavramının temelini oluşturur.

İdarenin Kusursuz Sorumluluk Halleri

Kusursuz sorumluluk üç temel ilkeye dayanır: Sosyal risk, tehlike ve fedakârlığın denkleştirilmesi. Her biri, farklı durumlarda vatandaşın zararının tazmin edilmesini sağlar.

1. Sosyal Risk İlkesi

Sosyal risk ilkesi, idarenin toplumun genel güvenliğini sağlama yükümlülüğüne dayanır. Terör olayları, toplumsal gösteriler, mitingler, kutlamalar veya geniş katılımlı etkinliklerde meydana gelen zararlar bu kapsamda değerlendirilir.

Örneğin; terör saldırısında işyeriniz zarar gördüyse, toplumsal olayda aracınız yakıldıysa ya da evinizin camları kırıldıysa idarenin kusuru aranmaz. Bu zarar, toplumsal riskten kaynaklandığı için idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında tazmin edilir. Devlet, vatandaşın güvenliğini sağlayamadığı için değil, riskin toplumun geneline yayılması nedeniyle bu zararı üstlenir.

Bu ilke, bireyin zararını yalnız bırakmamak ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmek amacıyla uygulanır. Mahkemeler, olayın terör eylemi, toplumsal hareket veya kamu düzenini tehdit eden olay olup olmadığını değerlendirir.

2. Tehlike İlkesi

Bazı kamu hizmetleri doğası gereği tehlike içerir. Mühimmat depoları, nükleer santraller, enerji hatları, askeri tatbikat alanları veya patlayıcı madde tesisleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda idarenin kusuru aranmaz.

Bu tesislerin işletilmesi, kamu yararı için zorunludur; ancak yaratılan tehlike olağanın üzerindedir. Bu durumda zarar gören vatandaş, tehlike ilkesi kapsamında idarenin kusursuz sorumluluğu çerçevesinde tazminat talep edebilir.

Örneğin; askeri tatbikat sırasında mühimmat patlaması sonucu aracınız zarar görürse veya enerji hattındaki arıza nedeniyle evinizde yangın çıkarsa, idarenin kusurlu olup olmaması önemli değildir. Bu olay, devletin yürüttüğü tehlikeli bir faaliyet sonucu doğduğu için tazminat hakkı doğar.

3. Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi

Kamu yararı için yapılan projeler bazı vatandaşlara doğrudan zarar verebilir. Yol, köprü, havaalanı, metro veya park gibi kamusal projeler nedeniyle özel mülklerin değer kaybetmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Evinizin yanında yapılan yol genişletme çalışması sonucu mülkünüzün değeri düştüyse ya da sürekli gürültüden yaşam kaliteniz azaldıysa, fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi kapsamında idareye karşı tazminat davası açabilirsiniz.

Bu ilke, “Kamu yararı sağlanırken birey aşırı bir yük altına sokulmamalıdır” düşüncesine dayanır. Başka bir ifadeyle, bir vatandaş kamu hizmetinden zarar görüyorsa, bu zarar kamu tarafından karşılanmalıdır.

Zararınızı Devletten Nasıl Talep Edebilirsiniz?

İdarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında zararların tazmini için izlenmesi gereken belirli bir yol vardır:

  1. İdareye Başvuru:
    Öncelikle zararın giderilmesi için ilgili kamu kurumuna başvuru yapılmalıdır. Başvuru dilekçesinde zararın niteliği, oluş şekli ve talep edilen tazminat tutarı açıkça belirtilmelidir.

  2. İdarenin Cevabı:
    İdare başvuruyu reddeder veya 60 gün içinde cevap vermezse “zımni ret” oluşur.

  3. Tam Yargı Davası Açılması:
    Zımni veya açık ret kararının ardından, idare mahkemesinde “tam yargı davası” açılır. Bu dava türü, devlet tazminat davası olarak da bilinir ve zararın maddi/manevi tüm boyutlarını kapsar.

  4. Delillerin Sunulması:
    Olayın meydana geldiğini gösteren tutanaklar, bilirkişi raporları, görgü tanığı ifadeleri, fotoğraf veya video kayıtları davada büyük önem taşır.

Hukuki sürecin teknik yönleri karmaşık olduğundan, profesyonel hukuki destek almak hak kayıplarını önleyecektir.

Sık Sorulan Sorular

1. Terör saldırısında işyerim zarar gördü, devlet tazmin eder mi?
Evet. Sosyal risk ilkesi kapsamında idare, kusur aranmaksızın tazminat ödemekle yükümlüdür.

2. Evimin yanında yapılan yol çalışmasından dolayı değer kaybı oldu, dava açabilir miyim?
Evet. Fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği idareye karşı tazminat davası açabilirsiniz.

3. Patlamada aracım hasar gördü ama devletin kusuru yok, dava açabilir miyim?
Evet. Tehlike ilkesi gereğince kusur aranmaz; zarar doğrudan tazmin edilir.

4. Bu davaları açmak için süre var mı?
Evet. Zararın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl, her hâlde olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde başvuru yapılmalıdır.

Hukuki Dayanak: Anayasal Güvence

Anayasa’nın 125. maddesi, idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesine dayanak oluşturan en önemli normdur. Bunun yanı sıra Danıştay kararlarında da sosyal risk, tehlike ve fedakârlığın denkleştirilmesi ilkeleri istikrarlı biçimde uygulanmaktadır.

Bu sistem, hukuk devleti ilkesinin fiilen hayata geçirilmesini sağlar. Vatandaş, devletin kusuruna değil, faaliyetinden doğan zarara odaklanarak hakkını arayabilir.

Profesyonel Destek Almanın Önemi

Kusursuz sorumluluk davaları, teknik bilgi ve yargı pratiği gerektirir. Hangi ilkenin uygulanacağı, olayın hangi kapsamda değerlendirileceği ve hangi mahkemede dava açılacağı gibi konular titizlikle analiz edilmelidir.

Çetin & Barut Hukuk Bürosu olarak; idari davalar, tam yargı davaları, devlet tazminat davaları ve idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında açılacak tüm tazminat taleplerinde müvekkillerimize profesyonel hukuki destek sunuyoruz. Bizimle iletişime geçerek sürecinizin doğru yönetilmesini sağlayabilir, hak kaybı yaşamadan zararın tazmini için gerekli adımları atabilirsiniz.

-Av. Eda Elif ER