Türkiye’de Ev Hizmetleri Sektörü “Kayıt Dışı” Gerçeği ve Yabancıların Rolü
Türkiye’de özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol şehirlerde, çocuk, yaşlı veya hasta bakımı gibi kritik alanları kapsayan ev hizmetleri sektörü, modern toplumsal yaşamın sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmez bir konuma gelmiştir. Bu yoğun talep artışı, beraberinde kangrenleşmiş bir kayıt dışı istihdam sorununu da getirmiştir. Türkiye’de birçok yabancı, başlangıçta ülkelerine tanınan vize muafiyeti veya yasal izinlerle yasal yollardan giriş yapmakta, ancak bu kısa süre dolduğunda standart prosedürlerle bir yabancı çalışma izni alamadığı veya süreçlerin karmaşıklığı nedeniyle takip edemediği için “vize ihlali” yaparak “kaçak” duruma düşmektedir.
Bu durum hem çalışanlar için sosyal güvencesizlik ve sınır dışı edilme korkusu, hem de işverenler için ciddi idari para cezaları ve hukuki riskler doğurmaktadır. Yasal bir yabancı çalışma izni olmaksızın yabancı istihdam etmek, işverenleri de yasal bir çıkmaza sokmaktadır.
2025 yılı itibarıyla Göç İdaresi Başkanlığı bu kronikleşmiş soruna yönelik dikkat çekici bir adım atmış ve özellikle ev hizmetlerinde çalışan yabancılar için sınırlı süreli bir idari düzenleme uygulamaya koymuştur. Bu düzenleme, bir “genel af” olmamakla birlikte, belirli ve katı koşulları sağlayan kişilere, içinde bulundukları kayıt dışı statüden çıkarak yasal bir yabancı çalışma izni alabilmelerinin önünü açan bir fırsat sunmaktadır.
Düzenlemenin Hukuki Niteliği
Düzenlemenin hukuki analizine başlarken yapılması gereken en temel tespit, bunun bir “kanun” veya “genel af” olmadığıdır. Kamuoyunda “af” olarak nitelendirilse de, bu düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkarılmış bir yasa ya da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Resmî Gazete’de yayımlanmış bir yönetmelik veya tebliğ niteliği taşımaz.
Bu düzenleme, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun (YUKK) idareye tanıdığı “takdir yetkisi” çerçevesinde, Göç İdaresi Başkanlığı’nın kendi iç işleyişine yönelik, valiliklere ve il müdürlüklerine gönderdiği bir “iç genelge” veya “idari talimat” olarak uygulanmaktadır.
Bu hukuki nitelendirmenin çok önemli ve somut sonuçları vardır:
- Kamuya Açık Değildir: Düzenlemenin temel metni olan genelge, bir iç idari işlem olduğundan Resmî Gazete’de yayımlanmaz. Bu nedenle vatandaşlar veya hukukçular tarafından metnin aslına doğrudan erişilemez. Düzenlemeye dair tüm bilgiler, idari uygulamaları bizzat tecrübe eden göç uzmanlarının ve avukatların sahadaki deneyimlerinden elde edilmektedir.
- Takdir Yetkisine Dayanır: Kanunlar net, soyut ve herkes için bağlayıcı iken; genelgeler, idarenin takdir yetkisini kullanarak belirli bir konuda uygulama birliği sağlamayı amaçlar. Bu durum, başvuruların değerlendirilmesinde memurun insiyatifinin ve yorumunun önemli olduğu anlamına gelir. İdare başvuruyu kabul etme veya reddetme konusunda daha geniş bir esnekliğe sahiptir.
- Sınırlı ve Geçici Kapsam: Bu düzenleme kanunun aksine, sadece ev hizmetleri alanında çalışanlara yöneliktir diğer sektörleri (inşaat, turizm, tekstil vb.) kategorik olarak kapsamaz. Ayrıca idarenin bir sonraki talimatıyla uygulamanın süresi, şartları veya kapsamı her an değiştirilebilir veya tamamen sonlandırılabilir.
- İdari Esneklik: Hükümetin ev hizmetleri gibi kayıt dışılığın ve yabancı çalışma izni ihlallerinin yoğun olduğu bir alanda genel bir kanuni af çıkarmak yerine idari bir genelgeyi tercih etmesi esneklik arayışının bir göstergesidir. Bu yöntem toplumsal tepkileri ölçmeyi, uygulamanın sonuçlarını görmeyi ve gerekirse hızlıca müdahale edebilmeyi sağlar.
Bu nedenlerle düzenleme yasal olarak kazanılmış bir “hak” değil idarenin bir yabancı çalışma izni alabilmek için sunduğu “şartlı bir fırsat” olarak görülmelidir. Hiçbir başvuru için kesin sonuç garantisi bulunmamakta olup her başvuru kendi özelinde değerlendirilmektedir.
Ev Hizmetlerinde Yabancı Çalışma İzni Almanın Zorlukları ve Kayıt Dışılığın Nedenleri
Bu yeni idari düzenlemenin önemini kavramak için öncelikle ev hizmetleri sektöründe standart prosedürlerle bir yabancı çalışma izni almanın neden bu kadar zor olduğunu anlamak gerekir. Kayıt dışılığın temel nedeni, mevcut yasal prosedürlerin karmaşıklığı ve katılığıdır.
Standart bir yabancı çalışma izni başvurusu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılır ve genellikle işverenin belirli kotaları (örneğin 5 T.C. vatandaşı çalıştırma zorunluluğu) ve sermaye yeterliliklerini karşılamasını gerektirir.
Ancak ev hizmetleri sektörü bu genel kotadan muaf tutulmuş olsa da kendi içinde çok katı kurallara tabidir:
- Sektörel Kısıtlama: Yabancı çalışma izni sadece “çocuk, yaşlı veya hasta bakımı” için verilir. Ev temizliği, yemek veya genel gündelikçilik hizmetleri için yasal olarak yabancı çalışma izni almak neredeyse imkansızdır.
- İhtiyacın Kanıtlanması: İşverenin bakıma muhtaç birinin varlığını kanıtlaması gerekir.
- Yüksek İşveren Geliri Şartı: İşverenin, yabancıya ödeyeceği asgari ücret düzeyindeki maaşı ve yüksek SGK primlerini karşılayabilecek düzeyde yüksek ve kayıtlı bir gelire sahip olması beklenir.
- İkamet İhlali Engeli: En önemli engel ise standart prosedürde “kaçak” duruma düşmüş bir yabancı adına Türkiye içinden başvuru yapılamamasıdır. Sistem yasal ikamet izni olmayan bir kişinin başvurusunu otomatik olarak reddeder.
İşte bu dördüncü engel, yani “kaçak” durumdaki birinin sisteme dahil olamaması, binlerce yabancıyı ve onlara ihtiyaç duyan işverenleri kayıt dışılığa itmektedir. Yeni idari düzenleme, tam da bu sorunu aşmaya yönelik bir “ara formül” sunmaktadır: İkamet ihlalini (belirli şartlarla) affederek kişiyi yasal statüye kavuşturmak ve böylece nihai hedef olan yabancı çalışma izni başvurusunun önünü açmak.
Başvuru Şartları – Kimler Yararlanabilir, Kimler Kategorik Olarak Hariçtir?
Bu özel idari uygulamadan yararlanarak bir yabancı çalışma izni sürecine dahil olabilmek için hem yabancı çalışanın hem de işverenin uyması gereken belirli koşullar bulunmaktadır. Bu şartlardan birinin bile eksik olması başvurunun doğrudan reddedilmesine ve muhtemelen sınır dışı sürecinin başlamasına yol açabilir.
Yararlanabilecek Olanlar (Tüm Şartlar Sağlanmalı):
- Sektör Kısıtlaması: Yabancı yalnızca ev hizmetlerinde çalışacak olmalıdır. Ev temizliği gündelikçilik veya bahçıvanlık gibi hizmetler genellikle bu “bakım” kapsamının dışında tutulmaktadır.
- Yasal Giriş Şartı: Yabancı kişi Türkiye’ye mutlaka pasaportla bir hudut kapısından yasal yollarla giriş yapmış olmalıdır. Sınırdan kaçak giriş yapanlar sahte vize kullananlar bu düzenlemeden kesinlikle yararlanamaz.
- T.C. Vatandaşı İşveren: Çalıştıracak kişi mutlaka Türk vatandaşı olmalıdır. Türkiye’de ikamet eden bir yabancının başka bir yabancıyı bu yolla çalıştırması mümkün değildir. Bu devletin hesap verebilirlik ve denetim mekanizmasını bir T.C. vatandaşı üzerinden kurma stratejisidir.
- Geçerli Pasaport: Başvuru tarihi itibarıyla en az 8 ay (uygulamada idare genellikle 1 yıl talep etmektedir) geçerliliği olan bir pasaport gereklidir.
- Temiz Adli Sicil: Yabancının özellikle kamu düzenine, teröre veya yüz kızartıcı suçlara karışmamış olması ve hakkında adli bir takibat bulunmaması şarttır.
- Kapsam Dışı Kalanlar:
- İnşaat, tekstil, sanayi, otelcilik, restoran gibi ev hizmetleri dışındaki sektörlerde çalışanlar.
- Türkiye’ye yasa dışı yollardan giriş yapanlar.
- Hakkında daha önceden verilmiş geçerli bir “deport” kararı veya ülkeye giriş yasağını belirten tahdit kodu bulunanlar.
Başvuru Süreci – “Manuel Randevu” Sistemi Nasıl İşliyor?
Bu sürecin en ayırt edici özelliği, standart e-ikamet veya Çalışma Bakanlığı’nın yabancı çalışma izni online sistemlerinden yürütülmemesidir. İşlemler, doğrudan İl Göç İdaresi Müdürlükleri’nde “manuel başvuru” usulüyle şahsen yapılır.
Kapsamlı Evrak Hazırlığı İşveren ve yabancı birlikte, idarenin “iyi niyeti” denetleyeceği güçlü bir dosya hazırlamalıdır:
- İşveren için: Yüksek bir geliri kanıtlayan belge (maaş bordrosu, vergi levhası), Vukuatlı Nufus Kayıt Örneği, adres kanıtı (ikametgah, fatura veya tapu), en önemlisi bakım gerekliliğini gösteren belge (işveren 65 yaş üstü ise kimlik, küçük çocuk varsa kimlik, hasta bakımı için ise devlet hastanesinden alınmış sağlık kurulu raporu) ve Noter Tasdikli Taahhütname.
- Yabancı için: Geçerli pasaport ve yasal giriş damgasının bulunduğu sayfanın fotokopisi, biyometrik fotoğraf.
Bu belgeler arasında işverenin Noter’den imzalayacağı “Taahhütname” kritik bir öneme sahiptir. İşveren bu resmi belge ile:
- Yabancıyı sadece beyan ettiği adreste ve sadece ev hizmetlerinde (çocuk/yaşlı/hasta bakımı) çalıştıracağını,
- Kanunun gerektirdiği asgari ücretin altında maaş ödemeyeceğini,
- Yabancının SGK primlerini eksiksiz ve zamanında yatıracağını,
- Yabancının statüsünde (işten ayrılma, adresten ayrılma vb.) bir değişiklik olması durumunda bunu derhal Göç İdaresi’ne bildireceğini,
- Nihai olarak bir yabancı çalışma izni alabilmesi için tüm yasal yükümlülükleri yerine getireceğini ve yabancının geçimini üstlendiğini beyan ve taahhüt eder.
Bu belge, idarenin işverenin ciddiyetini ve yasal sorumluluğu üstlendiğini görmesi açısından temel bir güvence niteliğindedir.
İl Göç İdaresi’ne Manuel Başvuru İşveren ve yabancı, çalışılacak adresin bağlı olduğu İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne şahsen müracaat eder. Randevu sistemi kapalı olduğundan, “özel durum” veya “manuel başvuru” kapsamında işlem talep edildiği belirtilmelidir.
Değerlendirme ve “İyi Niyet” Kontrolü Göç uzmanları, dosyayı idari genelge çerçevesinde inceler. Bu aşamada sadece evraklara bakılmaz; işverenin gerçekten böyle bir bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı, gelirinin bir yabancı çalışma izni sahibine ödenecek maaşı ve SGK primini karşılamaya yetip yetmeyeceği ve başvurunun sahte olup olmadığı değerlendirilir.
Para Cezası ve İkamet İzni Verilmesi Başvuru uygun bulunursa, yabancının geçmiş vize ihlal sürelerine ilişkin idari para cezası hesaplanır ve tebliğ edilir. Bu ceza ödendikten sonra, başvuru sahibine “şartlı” veya “insani ikamet izni” kartı verilir. Bu kart, kişinin kaçak statüsünü derhal ortadan kaldırır ve onu yasal statüye kavuşturur.
Riskler, Hukuki Uyarılar ve Stratejik Değerlendirme
Bu idari düzenleme, kayıt dışı çalışanlar için önemli bir fırsat yaratmakla birlikte, ciddi hukuki riskleri de beraberinde getirmektedir:
- Red ve Sınır Dışı Riski: Bu bir “af” değil, “başvuru” sürecidir. Başvurusu herhangi bir nedenle (eksik evrak, sahte beyan, işveren gelirinin yetersizliği) Göç İdaresi tarafından reddedilen kişiler, “kaçak” olduklarını bizzat idareye beyan etmiş olurlar. Bu durumda, haklarında derhal sınır dışı (deport) işlemi başlatılması ve idari gözetim altına alınmaları yüksek bir risktir. Bu, “ya hep ya hiç” kumarıdır.
- Dolandırıcılık Tehlikesi: Bu tür belirsiz dönemlerde, “100% garantili sonuç” veya “genelge metni bizde” vaatleriyle ortaya çıkan art niyetli aracılara ve sahte danışmanlık firmalarına karşı çok dikkatli olunmalıdır. Süreçte hiçbir garanti yoktur.
- Çalışma İzni Başvurusunun Reddi Riski: Göç İdaresi’nden ikamet izni almak, Çalışma Bakanlığı’ndan yabancı çalışma izni alınacağını garanti etmez. Eğer işveren, Çalışma Bakanlığı’nın aradığı gelir düzeyi veya bakım ihtiyacı gibi kriterleri karşılayamazsa, bakanlık yabancı çalışma izni başvurusunu reddedebilir. Bu durumda yabancı, yasal ikamet iznine sahip olur ancak yasal olarak çalışamaz.
2025 Ev Hizmetleri Düzenlemesi, Türkiye’nin göç ve istihdam politikası açısından pragmatik, esnek ve insani bir girişimdir. Temel amaç, yıllardır kayıt dışı çalışan ve büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu binlerce kişinin, yasal ve güvenceli bir yabancı çalışma izni alarak yasal zemine çekilmesidir. Aynı zamanda, ailelerin de çocuklarını ve yaşlılarını, hukuki risk almadan, güvenli ve sigortalı çalışan istihdam etmesini kolaylaştırmaktadır.
Ancak, bu uygulamanın geçici bir fırsat olduğu, hukuki temelinin bir “iç genelge” olması nedeniyle değişkenlik gösterebileceği ve her başvurunun bireysel olarak titiz bir “iyi niyet” denetimine tabi tutulacağı unutulmamalıdır. Bu sürece adım atmadan önce, ilgili İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nden güncel uygulama esaslarının teyit edilmesi ve sürecin risklerini bilen bir göç hukuku uzmanından profesyonel destek alınması, telafisi mümkün olmayan kayıpları önlemek adına hayati önem taşımaktadır.
Profesyonel Destek Almanın Önemi
Kusursuz sorumluluk davaları, teknik bilgi ve yargı pratiği gerektirir. Hangi ilkenin uygulanacağı, olayın hangi kapsamda değerlendirileceği ve hangi mahkemede dava açılacağı gibi konular titizlikle analiz edilmelidir.
Çetin & Barut Hukuk Bürosu olarak; idari davalar, tam yargı davaları, devlet tazminat davaları ve idarenin kusursuz sorumluluğu kapsamında açılacak tüm tazminat taleplerinde müvekkillerimize profesyonel hukuki destek sunuyoruz. Bizimle iletişime geçerek sürecinizin doğru yönetilmesini sağlayabilir, hak kaybı yaşamadan zararın tazmini için gerekli adımları atabilirsiniz.
-Av. Ahmet DAŞDEMİR